23 Eylül 2019 Pazartesi

PRATİK KAKAOLU ISLAK KEK TARİFİ





Islak kek herkesin hayatına bir kez bile olsa karşılaştığı bir kek tipidir. Yemek kültürümüze yerleşmiş bir semboldür. Annelerimizin o güzel yemeklerinin her zaman özlemini taşırız. Özellikle annelerin o tam tutturduğu nefis kabaran keklerinin kokusu tüm evi sardığında hissedilen duygu paha biçilemezdir. Çocukluğumuzun ve güzel duyguların simgesi ıslak kekin yapılışı ise aslında çok kolay!

ISLAK KEK TARİFİ İÇİN GEREKLİ OLAN MALZEMELER

3 adet yumurta

1 su bardağı toz şeker

1 su bardağı süt

Yarım su bardağı sıvı yağ

1,5 su bardağı un

3 yemek kaşığı kakao

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

1 adet limon kabuğu rendesi

1 su bardağı süt

SOSU İÇİN

1 su bardağı su

Yarım su bardağı esmer şeker

2 yemek kaşığı kakao

2 yemek kaşığı zeytinyağı

ISLAK KESİN HAZIRLANIŞI

Islak kek tarifinde öncelikle dikkat edilmesi gereken, malzemelerin bir anda değil belirli bir sırayla karıştırılması gerektiğidir. Kabartma tozu çok önce konulduğu zaman ıslak kekin iyi kabarmasını bekleyemeyiz. İlk önce yumurta ile şekeri mikser yardımıyla şeker tamamen eriyip kremaya yakın bir kıvam alana kadar çırpın. Daha sonra yine sıvılardan giderek süt ve sıvıyağı bu karışıma ekleyip karıştırmaya devam edin. Daha sonra kuru olan malzemelere geçip sırasıyla un, kakao, vanilya ve kabartma tozunu ekleyip bu defa spatula yardımıyla karıştırın. Az önce de dediğimiz gibi ıslak kekin kabarmasını istiyorsanız kabartma tozunun en son ve en az olacak şekilde karıştırılması gerekiyor. Bu yüzden de karıştırma işlemini mikser ile değil spatula ile yapmalısınız. Kakao ve şeker oranın damak tadınıza göre arttırıp azaltabilirsiniz. Tüm bu malzemeleri karıştırdıktan sonra ıslak keke hoş bir tat verecek olan limon kabuğunun rendesini de karışıma ekleyip tekrardan hafif bir şekilde karıştırın.

Bu malzeme oranına uygun çok büyük olmayan cam veya kendi fırın tepsinize hazırlanan bu karışımı dökün. 180 dereceye ayarlanmış fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Ancak burada kabarmasına engel olmamak için dikkat edilmesi gereken nokta en az ilk 15 dakika fırını kontrol etmemek. Bu süre zarfından sonra ıslak kekin pişip pişmediğin kontrol etmek için kürdan batırma işlemini uygulayabilirsiniz.

Islak kek yapımının devamında sos malzemelerinin tümünü karıştırıp bir tencerede şeker eriyene kadar pişirin. Sos piştikten sonra ocaktan alıp iyice ılımaya bırakın. Kek pişip fırından aldıktan sonra da yaklaşık 10 dakika kekin ilk sıcağının geçmesini beklemek de fayda var. Fırından çıkar çıkmaz sos dökülürse hamur olabilir. İlk sıcağı geçtikten sonra keki bir kürdan yardımıyla delebilirsiniz. Ve sosunuzu ıslak kekin üzerine tamamen dökün. Bundan sonra yapılacak işlem kekin tüm sosu iyice çekmesini bekleyip servis etmek. Afiyet olsun.

kaynak:https://www.eniyikadin.com

PİLATESE YENİ SOLUK REFORMER PİLATES






Reformer pilates normal pilatesin aksine bu iş için özel tasarlanmış bir aletle uygulanır. Vücudun esnemesini ve güçlenmesini sağlar. Bunun yanında kaybettiğiniz, vücudunuzda sıkışıp kalmış enerjiyi size geri kazandırır.

REFORMER PİLATES NEDİR?

Reformer pilates ya da halk arasındaki adı ile aletli pilates kullanıcıların daha geniş çaplı egzersiz yapabilmesini sağlamak ve egzersiz hareketi sayısını arttırmak amacıyla doğmuştur. Özel bir pilates türü olan reformer pilates özellikle bu egzersiz türü için üretilmiş bir alet ve bir spor koçu yardımı ile yapılmaktadır. Reformer pilatesin normal pilatesten daha farklı faydaları da bulunmaktadır.

REFORMER PİLATES FAYDALARI NELERDİR?

• Her türde spor dalında olduğu gibi, reformer pilates de nefes alışınızı düzene sokmanıza yardımcı oluyor. Zaten reformer pilatesi uygularken aldığınız yavaş ve düzenli nefesler etkisini kısa zamanda hayatınızda gösteriyor.

• Reformer pilates diğer adıyla aletli pilates için üzerinde çalıştığınız alet ve yaptığınız hareketler esnekliğinizi artırıyor. Bu da vücudunuzda bulunan bağ dokularınızı daha dirençli hale getirirken sizi spor sakatlanmalarından da koruyor.

• Skolyoz hastalarının ya da masa başı çalışanların faydasına olan bir özellik olarak reformer pilates sırt ve bel ağrılarına adeta bir ağrı kesici özelliği sunuyor ve onları daha başlamadan yok etmenize yardımcı oluyor.

• Başlangıçta fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemi olarak ortaya çıkmış olan reformer pilates duruş bozuklukları için bire bir. Eğer skolyoz hastasıysanız (omurgada yaşanan eğrilik) bu pilates çeşidinin sizin için en faydalı sporlardan birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Reformer pilates duruş bozukluğunda sağladığı bu düzeltmeyi stabilizasyon ve güç gerekliliği ile gerçekleştiriyor.

• Güç gerekliliğinden bahsetmişken, reformer pilates spor dallarının sağladığı ve bazılarının ise sağlayamadığı pek çok faydayı beraberinde getiriyor. Bu faydalardan birisi de kaslarınızı güçlendirmesi. Bu sayede vücudunuzun kas dengesi yerine geliyor, bu da daha sağlıklı bir vücut anlamına geliyor. Yaklaşık on seansta bu güçlenme kendini belli ediyor.

kaynak:https://www.eniyikadin.com

Balkon Tasarımınıza Yepyeni Bir Dokunuş Ekleyin

Balkonunuz için uygun bir tasarım seçmek evinizin iç tasarımını planlamak kadar önemli bir adımdır. Bu alan için ne tarz bir yer döşemesi kullanacağınıza karar vermek, nasıl mobilyalar kullanacağınızı düşünmek ve nasıl saksılar oluşturacağınızı kararlaştırmak kafa karıştırıcı olabilir. Bu da birçok insanın evini dizayn etmeye başladığı zaman balkon tasarımını arka plana atmalarına sebep olur. Genellikle iç kısımların tasarımını göz aönünde bulundururlar ve evlerinin bütün iç tasarımı kadar önemli olan bir başka alanı-balkonu genellikle unuturlar.
Balkon tasarımınızı göz alıcı hale getirmenize yardımcı olacak bu tasarımlardan birini seçebilirsiniz. Tabii daha çok ilham almak için seçtiğiniz fikirleri arkadaşlarınızla ya da ailenizle de paylaşabilirsiniz.

Göz Alıcı Balkon Tasarımı İçin Ahşap Döşemeler

Kim bir balkonun en güzel tasarıma sahip olamayacağını söylemiş? Bu balkonun yer döşemesi ahşap parkelerle yapılmış, kenar kısımları ise taşlarla süslenmiş ve aksesuar olarak da iki saksı ve bir adet lamba eklenmiş. Mobilya konusuna gelince de problem yaşamayacaksınız çünkü hiçbir mobilyaya ihtiyacınız yok! Sadece iki yer minderi eklemeniz ve sevdiğiniz insanla bu minderlerde oturup kahve içmeniz yeterli olacaktır.

Balkonda Bahçe

Çiçekleri sevmenize rağmen evinizde çiçekler için uygun bir yer olmaması çok üzücü. Fakat eğer evininizin balkonunu bir dış mekan gibi küçük bir bahçe haline getirmeye karar verirseniz üzüntünüz son bulabilir. Çünkü burada saksılar, bitkiler ve aileniz ve arkadaşlarınız için oturabileceğiniz bir alan dahi oluşturacak kadar yer mevcut.

Bir Kahve Masası ve İki Sandalye de Ekleyin

Terasınız modern bir cafe gibi görünebilir. İki adet modern sandalye, bir adet ahşap kahve masası ve ahşap döşemeler eklemeniz yeterli. Detaylar konusunda dikkatli olursanız, bu alanı takılmayı en çok sevdiğiniz yer haline getirebilirsiniz! Ve tabii ki, hafta sonu birlikte vakit geçirmek için arkadaşlarınızı davet etmeyi de unutmamalısınız.

Balkon-Yatak Odası

Küçük bir terasınız olması burada uyuyamayacağınız anlamına gelmez. Aksine bu alanı bir dış mekan yatak odası haline getirebilir ve sıcak yaz gecelerinde uyumak için burayı tercih edebilirsiniz. Oluşturduğunuz dekoru ve romantik havayı tamamlamak için bir şal ve birkaç mum ekleyebilirsiniz. Küçük dairelerde yaşayan kimseler için balkonda böyle bir alan oluşturma fikrine bayıldım!

Küçük ve Basit Balkon Dekorasyon Fikri

Eğer küçük bir dairede tek başınıza yaşıyorsanız ve küçük bir terasınız varsa, dizayn üzerinde çok fazla düşünmeden basit bir şeyler denemek isteyebilirsiniz. Tek yapmanız gereken ahşap yer döşemeleri, birkaç küçük saksı ve iş sonrasında oturup rahatlamanıza yardımcı olacak bir sandalye eklemek!

Koltukla Kombine Edilen Balkon Halısı

Ahşap parkeler oldukça havalı ama eğer bütçeniz bunun için uygun değilse ya da yerdeki görüntüyle uyumlu olan bir koltuk da eklemek istiyorsanız, aradığınız fikir kesinlikle bu. Bu fotoğrafra yerdeki halıyla uyumlu bir şekilde eşleştirilmiş bir koltuk mevcut. Sadece böyle bir alana sahip olmak bile rahatlamanızı sağlayabilir.
kaynak:https://evduzenleme.com

Yatak Odası Tasarım Örnekleri

2019 yılı çeşitli dekorasyon alanlarına getirdiği yenilikler gibi yatak odası modellerine de yepyeni modeller getirdi. Geçen sene ve bu sene ki yatak odası modelleri arasında ilk bakışta çok büyük bir değişiklik hissedilmiyor olsa da aslında birçok değişikliğe gidildi. 2019 yılına damga vuran modeller arasında ilginç tarza sahip olanlar yer aldı.







kaynak:https://www.qkadin.com/

2019 Modası Antre Modelleri

Büyükşehirler de birbirine bitişik ve çok katlı binalarda insanlar yaşamaya çalışıyorlar. Yaşam alanlarının ferah olabilmesi için her zaman farklı fikirlere ihtiyaç vardır. Antre evlerdeki dar bir alan olarak gözde canlandırılır. Ancak yeni dekorasyon trendlerine göre bu alanları daha kullanışlı ve geniş görünüme kavuşturabilirsiniz. 2019 modası olarak antre modellerinde, duvar kağıdı çeşitlerini kullanabilir, sevdiğiniz renklere boyayabilirsiniz.
Dekorasyon
İyi planlanmış bir dekorasyon çalışması antrenizi daha kullanışlı yapacaktır. 2019 modası olarak aydınlatma için uygun bir avize seçerek antrenin aydınlatılmasını sağlanır ve çeşitli eski eşyaları dekor ürünü olarak kullanabilirsiniz. Eski dönemlerde kullanılan telefon modelleri antreler için iyi bir dekor ürünü olacaktır. Antrenin daha geniş görünüm kazanması için, vestiyer türü dolapları gömme dolap şeklinde tasarlayabilirsiniz. Bu dolaplar görüntüyü bozmayacak ve size daha rahat dekorasyon çalışması sunacaktır. Mobilyalar ve aksesuarlar uyumlu olduğunda daracık antre daha kullanışlı hale gelecektir.
Tavan Çalışmaları
2019 modası antre modellerinde tavan ışıklandırma ve boyama işlemlerinde üç boyutlu gökyüzü tasarımları kullanılmaktadır. Bununla birlikte çeşitli manzara resimleri özellikle gece ışıklandırma yapıldığında çok güzel bir görüntü oluşturacaktır. Kullanılan dekor ürünlerine uyumlu olacak şekilde yağlı boya tablolar ile duvarlar süslenebilir. Tavana yapılacak olan spot ışık sistemleri hem şık görünüm sağlayacak hem de alanı daha geniş gösterecektir. Bu işlemler için uzman kişilerden fikir alabilir, dekorasyon işlerini de profesyonel ekiplere yaptırabilirsiniz.
Yeni yılda yeni trendler kullanılarak en iyi dekorasyonları yapabilirsiniz. 2019 yılının dekor trendlerinde doğal ahşap görünümü öne çıkıyor. Antre modellerinde ve diğer eve dekorasyonlarında doğal görünüme önem verilmeye başlandı. Yeni trendler olarak daha yumuşak geçişli ve yuvarlak kesitli ürünler tercih edilmektedir. Antre modellerinde kullanılan renkler arasında adaçayı yeşili kullanılıyor. Doğal ahşap ürünleri, yeşili tamamlayan uyumlu renk çeşitleri ile yeni trend oluşturabilir ve kullanışlı bir alanlar ortaya koyabilirsiniz. İç dekorasyonlarda doğallık her zaman trend olmuştur. Her yıl modası geçmeyen ve tercih edilen yöntemlerden birisidir. Antrelerinizde hasır sepetler içerisinde birbirinden güzel çiçekleri bulundurarak estetik bir dekor ortaya koyabilirsiniz.
Şık Mobilya Tercihi
Evlerde koridor veya antrelerde şık mobilyalar kullanılmaya başlandı. Antreleri boş alan olarak görmeyin ve buraları en şık mobilyalar ile dekore edin. Evinize ferahlık ve güzellik katacaktır. Önceden antre duvarları boş bırakılır ve sadece geçiş alanı olarak kullanılırdı. Şimdilerde 2019 modası olarak çeşitli duvar süslemeleri ya da tablolarla duvarlar renklendirilmeye başlandı. Antrenizin büyüklük durumuna göre bu alanı resim sergisi gibi kullanabilir, birden fazla tablo ile duvarlarınızı süsleyebilirsiniz. Kendi zevkinize göre duvarlarınızı rengarenk desenlerle boyayabilir veya desenli duvar kağıtları kullanabilirsiniz. Antrenizde bulunduracağınız mobilyalarınız ile duvar desenlerini uyumlu yaptığınız zaman şahane bir eser ortaya çıkacaktır. Bu çalışma yaşam alanınızı güzelleştirecek, sizlere ferahlık hissi verecektir.
kaynak:https://www.qkadin.com/

Çocuğunuza hazırlayabileceğiniz 8 sağlıklı atıştırmalık

Çocuklar atıştırmalıklara bayılsalar da, zararları aldıkları hazdan çok daha fazla olduğu için çoğu ebeveyn çocuklarını paketlenmiş tatlardan uzak tutmayı tercih ediyor. “Çocuğum hiç mi atıştırmalık bir şeyler yiyip içmeyecek?” diyorsanız, hazır ürünler yerine atıştırmalıklarını evde kendiniz hazırlayabilirsiniz. İşte evde çocuklar için hazırlanabilecek 8 sağlıklı tarif. 
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Neslihan Korkmaz “Atıştırmalıkları çocuğumuzun olabildiğince az ve yerinde tüketmesini öğretmeli ve hazır ürünler yerine evde kendimiz hazırlamalıyız” diyor.
İşte evde çocuklarınıza hazırlayabileceğiniz 8 sağlıklı atıştırmalık tarifi!

1-Elma cipsi

2 adet elma, yarım limon, tarçın. Elmaları incecik dilimleyin. Üzerlerine 1-2 damla limon suyu damlatarak parmağınızla yüzeyine yayın. Limon elmaların kararmasını önleyecektir. Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye dizin ve üzerine tarçın serpin. 100 derece fırında 1 saat tutun. Tercihen gece yapın elmalar tüm gece fırında kendi kendine soğuyan fırında kalırsa çıtır çıtır olur.

2-Muz cipsi

2-3 adet olgun olmayan muz,1-2 limonun suyu. Muzları aynı ebatlarda olacak şekilde doğrayın ve yağlı kağıt serili tepsiye birbirlerine değmeyecek şekilde dizin. Üzerlerine kararmamaları için limon suyunu gezdirin. 100°C fırında 1 saat kadar pişirin. Tercihen gece yapın. Muzlar tüm gece kendi kendine soğuyan fırında kalırsa çıtır çıtır olur .

3-Yulaflı elmalı Crumble

2 adet elma, 4-5 yemek kaşığı yulaf ezmesi, 1/4 bardak kuru çekirdeksiz üzüm, yarım bardak su, 1/4 bardak dövülmüş ceviz, 1 çay kaşığı toz tarçın, tercihe bağlı 1 yemek kaşığı tereyağı.
1-2 saat önceden üzümleri suya koyun. Elmaları soyup çekirdeklerini temizledikten sonra ince dilimleyin, tarçını ilave edin. Fırınınızı 180 derecede ısıtın. Küçük bir borcama elmaları yayın. Bir kabın içerisinde rondolanmış yulaf ezmesi, dövülmüş cevizi, üzüm ve su ile tercihe bağlı tereyağını birbirine yedirin ve borcamın içerisindeki elmaların üzerine paylaştırın. Önceden ısıtılmış fırında 10-15 dakika civarında yulafların üzeri kızarıp kıtır bir hal alıncaya kadar pişirin. Ilıkken servis edin. Crumble yazları vişne, şeftali veya kayısı ile de yaparsanız çok lezzetli olur.

4-Muzlu Smoothie

2 adet muz, 2 su bardağı yoğurt, 2 yemek kaşığı dolusu bal. Blendıra önce yoğurdu, muzu, balı katıp karıştırıyoruz. Dilerseniz içine buz katıp tekrar karıştırıyoruz. Kıvamı boza gibi olmalı. Bunu diğer meyveleri kullanarak da yapabilirsiniz. Çilek, böğürtlen ve şeftali de çok lezzetli oluyor.

5-Bal kabağı tatlısı

Kış aylarının bu sağlıklı atıştırmalığını 2-3 dilim bal kabağı ve 2 yemek kaşığı organik pekmez ile hazırlayabilirsiniz. Bal kabağını iki parmak kalınlığında dilimleyin, pişirme kağıdına sarın. Önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 30-40 dakika yumuşayana kadar kalsın. Çıkardıktan sonra soğuyunca üzerine pekmez döküp servis edin.

6-Yulaflı muzlu kurabiye

2 su bardağı yulaf, 2 yemek kaşığı yulaf kepeği, 3 muz, 1 yemek kaşığı kuru üzüm, yarım bardak dövülmüş ceviz. Fırını 180 dereceye ayarlayın, yulafın yarısını rondodan un kıvamına gelinceye dek çekin. Muzları çatal yardımıyla pürüzsüz bir kıvama gelene kadar iyice ezin. Sıcak suda yumuşattığınız üzümleri doğrayın. Geniş bir kâseye yulafın tamamını, yulaf kepeğini, muzu, üzümü, cevizi bir kaşık yardımı ile tamamen karışıncaya dek karıştırın. Yağlı kağıt serilmiş bir fırın tepsisine kaşıkla küçük küçük kurabiye hamurunu porsiyonlayın ve 15 dakika üzeri kızarıncaya dek fırınlayın. Fırından çıkardıktan sonra 15 dakika kadar oda sıcaklığına gelmesini bekleyin ve sonra servis edin.

7-Hurma ezmesi

20 tane hurma, yarım su bardağı ceviz, yarım su bardağı rendelenmiş hindistan cevizi. Hurmalar çekirdeklerinden ayrılıp yıkanır ve robotla püre haline gelen hurmalara ceviz ilave edilip tekrar robottan geçirilir. İyice birbirine karışan hurma ezmesi ve ceviz streç film ile sucuk gibi sarılır. Buzlukta iki saat bekletildikten sonra servise yakın çıkarılıp hindistan cevizine bulayarak istenilen şekilde kesilir.

8-Lavaş ekmeğinden cips

5-6 yaprak orta boy lavaşı, 1/4 çay bardağı sıvı yağ, karabiber, toz kırmızıbiber, kekik, zerdeçal ve damak zevkinize göre istediğiniz baharatlarla cips olarak hazırlayabilirsiniz. Lavaşlar önce şeritler halinde sonra da her bir şerit üçgen şekilde kesilir. Bir kasede yağ ve baharatlar ile karıştırılır. Yağlı kağıt serili tepsiye yayılan lavaşlar 250 dereceye ayarlanmış fırında ara sıra karıştırmak suretiyle 8-10 dakikada pişirilir. Bu tariflerin sayısını kendi tecrübelerinizle artırabilir ve çocuklarınıza sağlıklı ara öğünler yaratabilirsiniz.
kaynak:http://www.biguddi.com

Sümbül ve lale yetiştirmenin püf noktaları

İlkbaharla birlikte bahçe ve balkonlarımızın çiçeklendirilmesi yaşam enerjimizi yükseltiyor. Sümbül ile lale kokuları, renk ve dokularıyla mevsimin harika seçenekleri arasında.
ISS Bitki Bakım Bölümü, yaşam mekânlarının nadide süsleri olacak sümbül ve laleleri yetiştirmenin sırlarını açıklıyor.
Mart ayının ikinci yarısından itibaren Anadolu coğrafyasının her yanını saran ilkbahar çiçeklerinin yaydığı sevinci evine, bahçesine, tesisinin peyzaj alanlarına taşımak isteyenlerin ilk tercihi her zaman sümbül ve laledir. Kırmızı, pembe, mor, ebruli, sarı, turuncu, beyaz ve daha pek çok renkleriyle sümbüller ve laleler, yaşam mekânlarının nadide süsleri haline gelir, tazelenen hayatı kucaklamanın sevincini besler.
Doğu Akdeniz kökenli sümbül ile Orta Asya kökenli lale, biz Türklerin geleneksel çiçekleri arasında baş köşede yer alır. İkisi de soğanlı bitki olan lale ile sümbül, her ne kadar doğal ortamlarında rahatlıkla filizlenip gelişseler de modern yaşam mekânlarında güzelliklerini sunabilmeleri için özel dikim ve bakım teknikleri isterler. ISS Bitki Bakım Bölümü uzmanları, bu iki harika çiçeği istediğiniz her yerde yetiştirme fırsatını sunuyor.

ŞİİRLERİN VAZGEÇİLMEZİ SÜMBÜL

Anavatanı Doğu Akdeniz olan sümbül, zarif yapısı ve yaydığı güzel kokularla yaşam mekânlarına apayrı bir güzellik katar. Doğal ortamında genellikle uçuk pembe, mavi ve beyaz renklere sahip olan sümbülün, yüzyıllardır yapılan çalışmalarla özel olarak geliştirilerek daha pek çok renkte açabilmesi sağlanmıştır.
Bulunduğu yerde sürekli çoğalan ve yetiştirilmesi hiç de zor olmayan sümbülün esas dikim mevsimi sonbaharın ilk iki ayıdır. Buna karşın sümbül soğanı her zaman dikilebilir; yani bu baharda mutlaka sümbülün güzelliğinden yararlanmak isteyenler için asla geç değildir.

SÜMBÜL TOPRAĞI VE DİKİMİ

Sümbül nazlı bir çiçek değildir, dolayısıyla verimli olduğu bilinen herhangi bir toprağa dikilebilir ama esas olarak humuslu toprağı sever. Torf kullanmamakta yarar vardır. Sümbül soğanları kendi boylarının iki katı kadar derinliğe ve 10’ar santimetre arayla dikilir. Dikimin hemen ardından can suyu verilir.

SULANMASI VE BAKIMI

Dikimi ilkbaharda yapılan sümbüllerin sürekli güneş alabilmesi, toprağındaki nem yarıya indiğinde yeniden sulanması şarttır. Sulama sıklığı havanın sıcaklığına göre ayarlanmalıdır. Çok soğuk havalardan korumak şarttır ama kesinlikle susuz bırakılmamalıdır. Sıcak havalarda ise haftada en az iki kez sulanmalıdır. Sümbülün çiçek verdiği ilk günlerde toprağın nemini koruyacak kadar sulamak yarar sağlar.
Filizlenme sırasında sümbül sapları yamuk büyüyorsa soğanlar ilkinin iki katı derinliğe gömülmelidir.
Sümbül yetiştirmek için çok özel takviyeler ve gübreleme teknikleri uygulamaya gerek yoktur. Yine de 15-20 günde bir genel amaçlı bitki besinleriyle desteklenmeleri bitkinin daha sağlıklı yaşamasını ve çok daha sağlıklı çiçek açmasını sağlar. Yaz mevsiminin başlangıcına yakın yapraklarda sararma başlayınca bitkinin besin takviyesini kesmek gerekir. Sararma arttığı zaman sulama da kesilir.

SÜMBÜLÜ ÇOĞALTMAK İÇİN

İlkbaharın sonuna doğru hava sıcaklığı artıp da yapraklar sararıp çiçek kuruduğunda sümbül soğanları sökülmez. Yine açık havada ama bu kez gölgeli bir yere alınır ve toprak her kuruduğunda sulanır. Bu sayede bozulmayan ve gücünü koruyan soğanlar sonbaharda sökülerek yenilenen toprağa dikilebilir.
Öte yandan sümbül çiçekleri kurumaya başladığı zaman tohum verirler. Bu tohumları sümbül soğanıyla aynı koşullarda dikerek ve bakımını yaparak sümbül bitkisi elde etmek mümkündür. Yalnız tohumların çiçek verecek kadar gelişebilmesi için dört beş yıl geçmesi gerekir.

ANADOLU’NUN SÜSÜ LALE

Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya getirip yetiştirdiği ve dünyaya yayılmasını sağladığı lale, çeşidine göre mart ayının sonundan mayıs ayının sonuna kadar çiçek açan, harika bir bitkidir. Her lale soğanından bir tek sap çıkar ve bir tek çiçek açar.
Genellikle sonbaharda veya mart ayının ilk günlerinde dikimi yapılan lale soğanlarını ilkbaharda dikmek de mümkündür. Lale, birçok nadide çeşidi bulunmasına karşın nazlı bir bitki değildir. Uygun toprağa dikilmesi, sulama sıklığına dikkat edilmesi, güneşten yeterince yararlanmasının sağlanması ve basit bitki takviyeleriyle beslenmesi, mekânların birbirinden güzel lalelerle yaşam enerjisi saçabilmesi için yeterli olacaktır.

LALE TOPRAĞI VE DİKİMİ

Dörde bir oranında torf katılmış bahçe toprağı, lale soğanları için çok uygundur. Bahçeye değil de saksıya lale dikilecekse saksının dibine üç sıra çakıl taşı döşenir, üzerine toprak konur ve sulanır. Lale soğanları dikine ve aralarında en az 3’er santim bırakılarak şekilde bu toprağa yerleştirilir. Soğanların üzerine en az 10 santimetre yüksekliğe erişecek kadar toprak eklenir. Dikim tamamlandıktan hemen sonra can suyu verilir.

SULAMA VE BAKIM

Dikimi yapılan lale çiçek verinceye kadar, toprağı her yarı nemine indiğinde sulanmalıdır. Sulamaya, çiçek açtıktan sonra haftada bir, suyuna çok az miktarda besin takviyesi veya gübre şerbeti katılarak devam edilir. Lale güneşi seven bir bitkidir ama çok sıcak veya çok soğuk havalara maruz bırakılmaması gerekir. Bir lalenin sağlıklı olduğu yapraklarının canlı ve yeşil görünümünden anlaşılır. Yapraklar sararmaya başladığında sulamayı azaltmak gerekir; tamamen sarardığında ise lale ömrünü tamamlamış demektir, artık sulanmamalıdır.

LALEYİ ÇOĞALTMAK İÇİN

Her lale soğanı bir kez çiçek açtıktan sonra ölür dense de lalenin kökü, on adede kadar yeni soğan oluşturur. Eğer lalenin bakımı kurallara dikkat edilerek yapıldıysa yeni soğanlar sağlıklı gelişecektir.
Lâle tamamen kuruduktan sonra soğanlar topraktan çıkarılır. Gölgede bir hafta kadar bekletilip iyice kuruduktan sonra kendiliğinden dökülen kabukları ayıklanır. Serin ve karanlık bir yerde, hava alan bez bir torbaya konarak asıl ekim mevsimi olan sonbahara kadar saklanır.

kaynak:http://www.biguddi.com

Yürüyüşten fayda sağlamanın püf noktaları

Düzenli ve tempolu yürüyüş başta olmak üzere egzersizin kalpten kemik sağlığına dek sayısız faydası olduğu kesin. Bu faydalardan biri de fazla kilolardan kurtulmaya yardımcı olması.
Acıbadem Fulya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Acıbadem Sports Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ, doğru bir yürüyüşün püf noktalarıyla ilgili bilgiler verdi, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
1-Haftada en az 5 gün yürüyün
Kilo vermede egzersizin şiddetinin önemi giderek daha fazla anlaşılıyor. Yapılan çalışmalara göre; haftada en az 5 gün 45-60 dakika orta ve şiddetli düzeyde yürümek fazla kilolarla mücadeleye daha fazla katkı sağlıyor. Yürümenin şiddetini artırırsanız haftalık toplam süreyi kısaltabilirsiniz. Buna karşın vücut kitle indeksiniz 35’in üzerinde ise yani aşırı kiloluysanız şiddetli tempo ile yürümek mümkün olmayabileceğinden 4-12 hafta orta düzeyde başlayıp, bu sürenin sonunda tempoyu şiddetliye doğru çekebilirsiniz. Hayatınızda ilk defa düzenli ve tempolu yürüyüşe başlayacaksanız bu şiddet ve sürelere çıkmak mümkün olmayacağından günde 10-20 dakika ve düşük şiddetle başlayıp zaman içerisinde her ikisini de artırmayı hedefleyin.
2-Yürüyüş süresi ve tempoya özen gösterin
Pek çok kişi ‘günlük hayatımda çok hareketliyim, bir dakika oturmuyorum, o nedenle ayrıca yürümeme gerek yok’ şeklinde bir yanılgıya kapılabiliyor. Oysa gündelik hayattaki hareketlilik; düzenli ve tempolu bir yürüyüşün yerine geçmiyor. Bu nedenle düzenli ve tempolu yürüyüş sağlıklı beslenme kadar önemli. Peki nasıl ve ne kadar yürümeli? Örneğin 60 kg ağırlığında bir kişi saatte 3 km hızla yürürse bir saatte 150 kcal harcarken, hız 6 km’ye çıktığında bu harcama 300 kcal’ye yükseliyor. Yani daha şiddetli tempoda yürümek enerji harcamayı artırıyor. Yine fazladan 1 kg kaybetmek için -toplamda yaklaşık 8 bin kcal kaybedilmesi şart olduğundan- 60 kg ağırlığında birinin 10 hafta boyunca, haftada 5 gün, saatte 3 km yürümek yerine 6 km yürümesi şart.
3-Yürürken zemine dikkat edin
Egzersizin doğru planlanmaması ne yazık ki fayda yerine zarar veriyor. En kolay egzersiz şekli olan yürüme, koşu bantları ile pek çok kişinin evine girmiş durumda. Ancak her koşu bandının performans ve sağlık açısından birbirinden farklı özellikleri var. Özellikle atılan adımların direncini emici güçten yoksun olan yani şok absorban özellikleri yetersiz olan koşu bantlarında yüksek hızlarda koşu yapılmaması gerekiyor. Şok absorban özelliği olmayan koşu bandı veya beton zemin gibi yerlerde koşmak eklemler açısından sorun yaratabilmektedir. Tartan pist, toprak gibi orta düzeyde şok emen zeminler en sağlıklı olanlardır. Kişinin yürürken sorun yaşamaması, buna devamı için en önemli şart olduğu için bu hususlar her daim akılda tutulmalıdır.

kaynak:http://www.biguddi.com

Kış aylarında cilt bakımı

Cildimiz soğuk havayla birlikte yıpranıyor, kuruyor, çatlıyor. Bu yüzden özellikle kış mevsiminde doğru ve etkili bakım yapmak, cildi temizlemek ve nemlendirmek çok önemli.
Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahmet Günay kışın cilt bakımı için yapılması gerekenleri anlattı.
Kuruyan cilde zeytinyağı
Cilt bakımı medikal bakım ve kozmetik bakım olmak üzere iki şekilde yapılır. Cildinde problem olanlar mutlaka bir dermatoloji kliniğinde bakım ve temizlik yaptırmalıdır. Ciltte problem yoksa cilt bakım uzmanlarınca ya da evde yapılacak uygulamalarla hem temizlik hem bakım yapmak mümkün. Evinizde de rahatça bakım yapabilirsiniz. Kuruyan cilde zeytinyağı doğal ve iyi gelen şeylerden bir tanesi ancak cildi akneli ve yağlı olanların bunu yapmaması gerekir. Cildi doğru nemlendirmek çok önemli. Nemlendirme işlemi peçeteyle ıslaklığı alınan nemli kalan cilde yapılmalıdır. Bu en doğru yöntemdir. Günlük temizlik cilt bakımı için çok önemlidir.
Yaz lekelerinden kurtulun
Akne izleri, hamilelik ya da güneş lekeleri gibi sorunları gidermek için cilde peeling yapılabilir. Ciltteki leke ve yağ izlerini yok etmek için öncelikle cilde organik ya da kimyasal asit sürülerek nötralize edilir. Soyma işlemi meyve asitleri ile yapılabilir. Meyve asitleri kullanılarak yapılan cilt soyma işlemi 20-30 dakika sürer. Roller yardımıyla meyve asitlerinin derinin alt tabakasına nüfuz etmesi sağlanarak cilt soyma işlemi gerçekleştirilir. Böylece deri yüzeyindeki hasarlı tabaka canlandırılır. Başlangıçta haftada bir uygulanan bu yöntemin sıklığı azaltılarak ayda bire düşürülür. Daha derin lekelerde kimyasal peeling uygulanarak derinin soyulması ve renginin açılması sağlanır. Son yılların en popüler uygulaması olan spot peeling yöntemiyle ise tek seansta daha hızlı sonuçlar elde edilir. Bu yöntemler sadece cilt lekeleri ve yara izlerinde değil aynı zamanda cilt yaşlanması yani anti-aging tedavisinde de uygulanır.
Bol su için
Bol su içmenin, cildi içeriden nemlendirdiği bir gerçek. Sağlık açısından bir engel yoksa günde 2 litre su içilmesinde fayda var. Ancak çay ve kahve yerine su içilmeli. Çünkü çay, kahve gibi içecekler idrar yaptırıcı etkiye sahiptir, olan suyun da kaybına neden olurlar.
Nemlendirici krem kullanın: Soğuk havalarda cildiniz kuruyabilir, doğru kullanılan bir nemlendirici cildi bu etkilerden korur.
Kış aylarında da güneş koruyucu kullanın
Soğuk cildi kurutur, nemini alır, elastik liflerin kaybına kadar giden zararları vardır. Lekelerden ve yaşlanmadan korunmak için güneş koruyucuları sadece yazın değil kışın da kullanılmalı. Bunları seçerken kimyasal filtrelere ilave olarak fiziksel filtre de olmasına dikkat edilmelidir.
Cildinizi sık sık temizleyin
Yağlanma, akne oluşumuna ve mikrop üremesine zemin hazırlar. Bu nedenle yağlı cilt sık yıkanmalıdır. Sabun şart değil fakat kullanılacaksa antiseptik ve doğal olanlar tercih edilmelidir.
Sağlıklı beslenin
Sebze, meyve gibi vitaminden zengin yiyecekler tüketilmelidir. Yeterli bulamıyorsak, dışarıdan vitamin takviyesi olabilir. Bu amaçla Biotin, C ve E vitaminleri ve çinkonun önemi büyüktür.
Düzenli olarak spor ve egzersiz yapın
Cilt sağlığı için spor ya da egzersiz yapmak büyük önem taşıyor. Ancak kapalı spor salonları yerine açık havada yapılması daha faydalı olacaktır.
kaynak:http://www.biguddi.com

Eşek Sütü ve Eşek Sütü Sabunu Faydaları

Son zamanlarda gittikçe trend olan eşek sütü ve eşek sütü sabunu aslında bir çok hastalığa şifa kaynağıdır. Eşek sütü astım, bronşit,siroz, cilt rahatsızlıkları ve kansere bile iyi geliyor. İçerisinde bol miktarda bulunan protein ve kalsiyum bulunuyor. Ayrıca anti-bakteriyel etkisi olduğundan bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Eşek Sütü

Bu sütün mucizesini yazılarında ve araştırmalarında çokça öven tıp biliminin babası olarak kabul edilen Hipokrat’ın bile antik roma döneminde yazılmış bir çok kayıtları bulunmaktadır. 20.yüzyıla kadar tıbbi tedavilerde kullanılmıştır. Hipokrat’ın dediğine göre Eşek sütü içmenin eşi benzeri yoktur. Eşek sütü inek sütünden daha az yağlıdır. İnek sütüne karşı rahatsızlığı bulunan kişiler bu sütü tükettiğinde herhangi bir sorun görülmemiştir.
Yüksek miktarda bulunan omega-3 ve omega-6 seviyesi kolesterol seviyesinin düşürülmesinde çok büyük rol oynamaktadır. Yüksek kolesterol rahatsızlığı olanlar için sağlıklı bir şifa kaynağıdır.
Eşek sütü ile ilgili bilimsel araştırmalar devam etmektedir. Yayınlanan bazı bilimsel araştırmalarda sütün damar sertliğine iyi geldiği kan damarlarını genişletmeye yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca dillere destan güzelliği ile tarihe geçmiş olan Kleopatra’ da bu süt ile banyo yaptığı rivayet edilir. Cildi sıkılaştırıcı ve gençleştirici etkisi bulunmaktadır.

Eşek Sütü Sabunu

Eşek sütü bu kadar faydalı olduğuna göre bu sütten yapılan ürünler de şifa kaynağıdır.  Cildin nem oranını dengeler ve sıkılaşmasını sağladığı için daha genç ve sıkı bir cilde sahip olabilirsiniz. Ayrıca egzama,sedef ve cilt lekelerine karşı cildinizi eşek sütü sabunu ile yıkayabilirsiniz. Eşek sütü sabunu sivilce ve siyah nokta oluşumunu da engeller.  Evinize şimdiden eşek sütü sabunu alın ileride çok daha pahalıya almak zorunda kalabilirsiniz 🙂

Eşek Sütü Sabunu Kullanımı

Eşek sütü sabunu yaşlandırmayı geciktirici etkisi de bulunmaktadır. Düzenli kullanımda cildinizi yeniler ve sağlıklı bir görünüme kavuşabilirsiniz. Sabunu kullanımı ise oldukça basittir. Temiz cilde sabunu elinizde köpürtüp yüzünüze uygulayın ve 3 dakika bekletin. Daha sonra yumuşak ve dairesel hareketler yüzünüzü su ile temizleyin. Bu yöntemi vücudunuzun her yerine uygulayabilirsiniz. Hatta banyo süngerinizi sabun ile köpürtüp tüm vücudunuza uygulayabilirsiniz.
kaynak:https://www.kadinmax.com

Kolloidal Altın Suyu ve Faydaları

Kolloidal Altın Suyu Nedir?

Kolloidler maddenin atomdan sonraki en küçük yapı birimidir.  Antik mısırlılar, çinliler, hintler ve bir çok medeniyet altın suyunun iyileştirici ve geliştirici gücünden faydalanmışlardır.  İbn-i Sina, Hildegard, Parcelsus ve Robert Koch altın suyu ile ilgili bir çok çalışma yapmıştır.   Özellikle Paracelsus altın başta olmak üzere bir çok elementten çok etkili ve iyileştirici ilaçlar geliştirmiştir.
Kolloidal altın suyu sarı renkte değildir. Lila rengindedir.

Faydaları

  • Robert Koch, yaptığı deneylerde tüberküloz bakterilerini tamamen yok ettiğini bulmuştur.  Aynı şekilde gümüş suyunun da bakteri ve virüsleri yok edici gücü bulunmaktadır.  Altın suyu bağışıklık sistemini geliştirerek hastalıklara karşı etkili bir savunma oluşturur.
  • Zekayı geliştirici etkisi vardır. Yapılan deneylerde 3 ay boyunca suyu kullanan kişilerin zekasının 20 kat artış yaşandığı görülmüştür. Beyin sinir hücrelerini uyarıcı etkisi olduğundan beyin içerisindeki elektrik iletimi artarak konsantrasyonu güçlendirir.
  • Kas ve omur sistemi üzerinde iyileştirici etkisi vardır.
  • Güçlü bir antioksidandır.
  • Kolloidal altın suyu, endokrin sistemini güçlendirir ve yeniden düzenler. Fonksiyonel tüm problemleri gidermek için çalışır.
  • Kolloidal altın epifiz etkin biçimde çalıştırır ve beyin fonksiyonlarını üst seviyeye çıkarır.
  • Zararlı şekerlere karşı vücudu korur. Şekerin zarar verdiği dokuları yeniler ve kırışıklıkları giderir.
  • Metabolizmanızı düzenler. Yiyeceklerin daha iyi emilmesini sağlayıp, toksinlerin vücudunuzdan atımını kolaylaştırır.
  • Anti-inflamatuardır. Vücuttaki  inflamasyonu azaltarak yok ettiği Karolinska Üniversitesinde yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.
  • Romatizmal rahatsızlıkların giderilmesinde kullanılmaktadır.
  • Yumurtalık kanseri ve prostat rahatsızlıklarında iyileştirici etkisi vardır.
  • Alkol tedavisinde çok 1800’lü yıllardan beri kullanılmaktadır.
  • Günümüzde uyuşturucu,kafein ve nikotin vb..bağımlılıklarla mücadelede kullanılmaktadır.
  • Egzama, mantar, yanık, yara ve deri deformasyonları tedavisinde kullanılmaktadır.
  • Parkinson, alzheimer, depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıkların tedavi edilmesinde kullanılmaktadır.
kaynak:https://www.kadinmax.com

“Reçetesiz ilaçlar ani kalp durmasına neden olur”

Kalp-Damar Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez Türkiye'de yılda 70 bin kişinin ani kalp durması nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi. Reçetesiz alınan zayıflama ilaçları ve sporcuların kullandıkları takviyeler konusunda uyarıda bulunan Sönmez, “Bu ürünler çarpıntı ve ritim bozukluğu yaparak ani kalp durmasına neden olur” dedi.


Amerika’da yılda 350-400 bin, Türkiye’de yaklaşık 70 bin kişi ani kalp durması nedeniyle hayatını kaybediyor. Birkaç dakika içinde gerçekleşen bu ölümlerin nedenleri arasında kardiyomiyopatiler (kalp kası hastalıkları), miyokarditler (kalp kası iltihabı) gösteriliyor.

“Ani kalp durması çağımızın felaketi” diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, önemli uyarılarda bulundu.

30 VE 40’LI YAŞLARDA BU UYARILARA DİKKAT

Kalpteki problemin yansıdığı ritim bozukluğunun ölümcül olduğuna dikkat çeken Doktor Bingür Sönmez, “Ani kalp ölümleri yüzde 80 oranında erkeklerde daha fazla görülüyor. Östrojen hormonları onları koruduğundan ani kalp krizlerinin kadınlarda görülme oranı daha az. Ancak gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunu, gençlerde kalp hastalıkları sıkça görülmeye başlaması. Bunun en önemli nedeni ise stres ve kötü beslenme. Ani kalp krizini engellemek adına özellikle risk faktörü olan aileler yani diyabeti, yüksek tansiyonu olan, ailesinde erken ölümler görülen kişiler mutlaka 30 yaşından sonra yılda bir kez efor testi yaptırmalı, 40 yaşından sonra mutlaka bilgisayarlı anjiyo yaptırarak koroner damarlarının durumunu öğrenmeli” diye konuştu.

YÜZDE 20’Sİ “SESSİZ KALP HASTASI”

Ani kalp durmasının erken dönemde belirti vermediğine dikkat çeken Kalp-Damar Cerrahı, hastaların yüzde 20’sini sessiz kalp hastalarının oluşturduğunu belirtti, olası belirtileri ise şöyle sıraladı:

“Şanslı olan sinyal alan hastalardır ama hastalarımızın yüzde 20’si sessiz kalp hastaları. Bunlar sessiz sessiz ölen hastalardır. Sabah yatağında ölü bulunan, halı sahada yığılan, hatta profesyonel sporcular içerisinde bile müsabaka sırasında yaşamını yitiren sessiz kalp hastaları var. Bu kişileri erken dönemde teşhis etmenin tek yolu yıllık yapılacak rutin kontroller. Örneğin; 40 yaş sonrası herkesin bilgisayarlı anjiyo yaptırması gerekir. Belirti olarak ise kravat bölgesinde, göğüste, boyun, çene, omuzlara vuran herhangi bir yakınma, baskı, ağrı ve yanma hatta karıncalanma bile bir ani kalp krizinin habercisi olabilir.”

ANİ ÖLÜMLERİN NEDENİ O MADDELER OLABİLİR

İnternet üzerinden reçetesiz temin edilen zayıflama ilaçlarının, uyku ilaçlarının, enerji içeceklerinin, sporcular tarafından sıkça kullanılan takviyelerin ciddi şekilde ani ölüm nedeni olabileceğini anlatan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı, “O kutuların dışını incelediğinizde ‘belirli olmayan miktarda kafein’ yazar ki bu çarpıntı ve ritim bozukluğu yapar. Aşırı tüketilen enerji içecekleri de ani ölüm nedeni olabilir. Bunun yanı sıra sporcuların özellikle profesyonel sporcuların yaptığı hata normal insan fizyolojisinin üst sınırına çıkmaya çalışmalarıdır. Dolayısıyla yardımcı birtakım ilaçlar kullanırlar. Bunlar son derece yanlış ve sakıncalı maddelerdir. Sporcuların ani ölümlerinin altında yatan en önemli neden kullanılan yanlış ilaçlar. Bunun yanı sıra sporcuların şuursuzca kullandıkları enerji içecekleri de ritim bozukluğu yaparak ani ölümlere yol açar. Bunların kullanımına dikkat etmek gerekir” uyarısında bulundu.

OTOMATİK KALP ŞOK CİHAZLARI HAYAT KURTARIYOR

Otomatik kalp şok cihazlarının (defibrilatör) acil kalp müdahalesindeki önemine de değinen Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Batı ülkelerinde kullanılan bizde yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlayan otomatik defibrilatörler var. Bunlar çok önemli cihazlar. Amerika’da bir havalimanına girdiğiniz zaman 100 metrede bir bu cihazlar yer alıyor. Bunlar yangın söndürücü tüplerin yanında yer alıyor. Bu Türkiye’de de yavaş yavaş yaygınlaşmaya başladı. Şuurunu kaybetmiş hasta gördüğünüzde aleti duvardan alıyorsunuz. Açtığınızda zaten cihaz sizi yönlendiriyor. Kişinin kalbi çalışıyorsa alet uyarıyor ve şok vermiyor. Kalp durmuşsa eğer şok veriliyor. Bunlar hayat kurtaran önemli cihazlar” ifadelerini kullandı.

kaynak:https://www.ntv.com.tr/saglik