İlk çağlarda darı, arpa gibi hububat fermantasyonları ile elde edilen boza, çeşitli isimlerle Mısır ve Trakya’da yayılmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lûgati’t Türk adlı eserinde (1074), Karahanlılar’ın darıdan boza elde ettikleri ve bu içeceğe “buhoun” dedikleri belirtilir. Aynı eserde bu içeceğin Arapça karşılığı ise “mizr” olarak geçer utulmamalıdır.
ÖNE ÇIKAN FAYDALARI
A, B6, B12, C ve E vitaminleri içerir. Enerji vericidir. 1 litresi yaklaşık 1000 kalori içerdiğinden, fiziksel aktivite gerektiren işlerde çalışan ve yüksek kalori diyetine ihtiyacı olan kişilere önerilebilir.
Birçok besin öğesini içerdiğinden dolayı “sıvı ekmek” olarak da adlandırılmaktadır. İçeriğindeki aktif mayalar ve laktik asit bakterileri probiyotik etki gösterir. Bozanın yapısındaki laktik asit, bağırsak florasını düzenleyici özellikte ve sindirim sistemine olumlu etki sağlamaktadır. Süt yapıcı özelliği nedeniyle lohusalara ve vitamin kaynağı olarak sporculara tavsiye edilebilir. Fermente besinlerle sindirim sistemine alınan laktik asit bakterileri, bağırsaktaki kanser öncüsü maddeleri, kanserojen yapıya dönüştüren enzimlerin aktivitesinde azalma sağlar. Bu nedenle insan sağlığı açısından önem taşır. Laktik asit bakterileri bağışıklık sistemini güçlendirir ve insan vücudunun patojenlere karşı direncini artırır. Bozanın bir müddet bekledikten sonra üzerinde kabarcıklar oluşmaya başlaması ekşidiği manasına gelir. Bozanın hafif ekşimişi, tatlı olanlarına nazaran laktik asit bakımından daha zengindir. Soğuk olarak ve üstüne tarçın serperek içilmesi tavsiye edilmektedir. Ancak leblebiyle tüketimi de farklı bir tat vermektedir.
DİKKAT ETMEKTE YARAR VAR!
1 bardak boza, 1 kase sütlü tatlıya eşdeğer kalori almamızı sağlar. Haftada 2 gün, 1 su bardağını geçmeden tüketilebilir. Şeker hastalarının ise boza tüketiminde dikkatli olmalarında fayda var.
OSMANLI'NIN SEMBOLLERİNDEN
Günümüzde boza, dünyada Türkler’in yaşadıkları ya da Türkler’in egemenliğinde bulunmuş ülkelerde “boza” veya bozaya çok yakın isimlerle anılır ve içilir. Bozacılık, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu yıllarda büyük kentlerin temel zanaatlarından biri haline gelmiştir. Yine aynı şekilde 14. ve 15. yüzyıllarda kent yaşamı üzerine yapılan araştırmalar, bozahanelerin Osmanlı kentinin sembollerinden biri olduğunu gösterir.
Bozaya ilk olarak Fatih’in sevdiği içecek listesinde rastlanır. Boza, genelde kış aylarında (ekim-mayıs ayları arası) tüketilir.
Buzdolabı sıcaklığında 4-5 gün muhafaza edilebilir ancak fermantasyon bu süre boyunca da devam edeceği için her içimde tadının da farklılaşacağı (ekşi bir tat yönünde) unutulmamalıdır.
BOZANIN BESİN DEĞERİ
Bir su bardağı boza 240 kalori içerir. B vitaminleri, kalsiyum, fosfor ve çinko içerir. 1 bardak boza, 1-2 kåse sütlü tatlıya eşdeğer kalori almamızı sağlar. Haftada 2 gün, 1 su bardağını geçmeden tüketilebilir. Mayalanma anı ise esas tadının ortaya çıktığı zamandır. Bozanın mayalanması sırasında ürettiği laktik asit ise hazmı kolaylaştırıcı etkisiyle bozanın en önemli özelliğini oluşturur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder