Otizim tedavisinde ve eğitiminde kullanılması şart olan üç terapi yaklaşımı ile ilgili bilgiler vereceğiz. Bu üç ana terapiye (özel eğitim, konuşma ve dil terapisi, uğraşı terapisi) olan ihtiyaç, otizmi olan çocuğun ilerlemesine ve gereksinimlerine göre zaman içinde farklılık gösterebilir.
Özel eğitim: Otistik çocukların tam bağımsız olmaları ya da en az bağımlı hale getirilebilmeleri için gerekli ve yaşına uygun özbakım, zihinsel, sosyal ve iletişim becerilerini kazanmaları, akranlarına benzer seviyeye gelebilmeleri için verilen eğitimdir.
Konuşma ve dil terapisi: Konuşma ve dil terapisi, otistik özellikleri olan çocukların konuşma ve konuştukları dili kullanabilme becerisini geliştirmek, düzeltmek, hızlandırmak ve ilişki kurabilmelerini sağlamak için verilen eğitimdir.
Uğraşı terapisi: Otistik çocukların özbakım becerilerini geliştirmek, denge ve koordinasyon, el ve göz koordinasyonu, kaba ve ince motor kaslarının geliştirmek için uygulanan terapidir. Öğrenme becerilerinin gelişebilmesi için duyu organlarıyla algıladıkları mesajları birleştirerek, anlamlı biçimde kullanabilmelerine olanak sağlayan, Duyu Bütünlemesi Terapisi de bu grupta yer alır.
Otistik Çocuklarda Takıntılı Davranışlar
Takıntılı davranışlar, kolayca tanınabilen ve başladıktan sonra ne zaman sona ereceği belli olmayan ve tekrar tekrar tekrarlanan davranışların bazıları anlamında kullanılmıştır. Örneğin; oturur ya da ayakta durur vaziyette sallanma, parmak ısırma, kafa sallama, el vurma, çevirerek oynama, nesneleri fırlatma, kendi etrafında dönme gibi.
Otistik bireylerin zaman zaman takıntılı davranışları neden yaptıkları tam anlamıyla anlaşılmamaktadır. Ancak boş kaldıkları zaman bu tür davranışları yaptıkları düşünülmektedir. Dolayısıyla takıntılı davranışlar çoğu zaman can sıkıntısına karşı bir uğraş olmaktadır. Böyle durumlarda takıntılı davranışları önlemek için kişiye yapabileceği ilginç uğraşlar verilebilir.
Mustafa atölyede bütün gün, bir köşede oturup bir parça gümüşten kağıdı çevirerek oynamakta ve herhangi bir atölye etkinliğine katılmayı reddetmekteydi. Atölye öğretmeni aşağı yukarı üç ay gibi kısa bir sürede düzenli olarak yiyecek pekiştireci (portakal suyu) kullanarak Mustafa’ya çok basit mekanik işler yapmayı öğretti. Mustafa bu işleri yapmayı öğrendikten sonra yaptığı işlerden çok hoşlanmaya ve gönüllü çalışmaya başladı. Böylece bu işleri yaparken nesneleri çevirerek oynama davranışı gözden kayboldu.
Bazı takıntılı davranışlar ise dışarıdan gelen uyarıcılara karşı bir koruyucu olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Özden, 13 yaşında genç bir kızdı. Özden kalabalık ve gürültülü ortamlarda parmaklarını ısırmakta ve vokal bir ses çıkarmaktaydı. Dikkatli yapılan gözlemler sonucunda Özden’in çok rahatsız edici olan bu davranışını dışarıdan gelen seslerden korunmak için yaptığına karar verildi.
Özden’e yüksek sesle müzik çalan bir volkmen verildi ve gürültülü ortamlarda volkmenini kafasına takıp çalıştırdığında pekiştirildi. Özden, takıntılı davranış göstermeden önce volkmen dinleyerek gürültülü ortama alındı. Bir süre sonra bu davranışı kendi başına yapmayı öğrendi. Özden kalabalık ve gürültülü ortamlarda parmağını ısırma ve vokal sesler çıkarma yerine volkmen dinlemeye başladı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder